Hüseyin Sadeddin Arel, Musiki Mecmuası'na yazdığı bir makalede, Francis W. Golpin' in biraz evvel ismini kaydettiğimiz eserinin 35 ve 36.cı sayfalarında ( Tanbur ) kelimesi hakkında verdiği izahatı Söyle özetliyor :
"Sümer Türkleri Tanbur'a ( Pantur ) derlerdi. ( Pan ) Sümercede yay mânasındadır; ( Tur ) ise çocuk, küçük demektir. Şu halde ( Pantur ) küçük yay mânasını ifade eder. Tanbura niçin yay adı verilmiş? Çünkü sesi büyültecek küçük bir kutu ile uzun bir saptan yapılıp tellerine sapında basılarak çalınan telli saz fikrini insanların av yayından almış oldukları tahmin ediliyor.
Hakikaten, bir av yayının telinden dikkate çarpacak derecede güzel ve kuvvetli bir sesin çıkacağı düşünülünce böyle bir yayı kullanan insanların yaya bir kaç tel daha ilâve ederek harpa, yahut gerilmiş telleri küçük bir kutu ile sapa bağlıyarak tanbur vücuda getirmeleri gayet makul bir ihtimâl olarak kabul edilir. İşte bundan dolayı (Tanbur ) sazı'" Küçük yay „ mânasında ( Pantur ) diye isimlendirilmiştir.
Çeşitli toplumlar da bu sazı esas ismine en yakın şekilde ve kendilerine göre isimlendiriyorlar. Meselâ : eski Yunancada üç telli olan tanburun adı ( Pandura ) idi. Sümer Türkleriyle sıkı temasları olup, Sümerceden bir çok kelimeleri kendi dillerine maletmiş olan Gürcüler, tanbur'a hâlâ ( Panturi) demektedirler. Ayrıca, Ermenicede de tanburun adı ( Pantir) dir.
Yukarıdaki deyimlere bakarak ( Tanbur ) kelimesinin bütün dünya dillerinde ( ufak değişikliklerle ) hemen hemen aynı şekilde söylendiğini anlıyoruz . Sadece, Fransızca olan ( Tambour ) kelimesinin bizim sazımız olan (Tanbur) ile hiç bir alâkası yoktur. ( Tambour) Fransızcada davul anlamına gelmektedir. Bu sebeple bizler yazarken ve söylerken çok dikkat etmeli ve bir yanlışlığa meydan vermemek için sazın ismini ( Tanbur ) diye yazıp söylemeliyiz. Bu sazın bünyesinin yüz yıllar boyu geçirdiği değişiklikler gibi isminin de değişikliklere uğrayarak nihayet Cedlerimize bu günkü ismiyle gelmiş olduğunu kabul etmek gerektir. ( Pantur ) olan kelimenin aslı zamanla ve dilimize daha uygun bir şekilde nihayet ( TANBUR ) olarak değişmiştir.
TANBURUN YAPISI
Hemen hemen dört bin yıllık bir mazisi olduğunu kaydettiğimiz tanbur asırlar boyu devam ede gelen yaşaması süresince ismi gibi yapısı bakımından da hiç şüphe yok ki pek çok değişikliklere uğramıştır.
İlk zamanlarda iki telli olan tanburun bugün Hazar denizi kıyılarındaki Kırgızlarda kabile sazı olarak yaşamakta olduğunu da merhum Hüseyin Sadettin Arel'den öğrenmiştik. Yapısının değişikliklere uğratılması suretiyle, meselâ: sapının kısaltılıp, gövdesinin ufaltılması; şekil değiştirmesi, tellerinin azaltılıp çoğaltılması gibi bazı değişikliklerle tanburdan ( Ud ), ( Lavta ), ( Kopuz ), ( Çöğür ), ( Bozuk ), ( Gitar), ( Mandolin ) gibi sazlar türemiştir. Evet. Hiç şüphe yok ki bütün bu sazların anası TANBUR 'dur.
Şimdi ağaç tanburun yapısı hakkında şu bilgileri kaydetmeyi faydalı buluyoruz :
Tanbur sazının tekne kısmı pelesenk, abanoz, gül, armut, erik, ceviz, tik, çınar, kelebek ve muhtelif cins ardıç ve ardıçlar içinde de en ideali olan dikenli ardıç isimlerini taşıyan ağaçlardan herhangi biri ile yapılır. 3-4 cm. eninde, 1,5 mm. kalınlığında ve 53 cm. boyunda hazırlanan 21 veya 23 adet ağaç dilimi dip takozu ile sapın bağlandığı takoza raptedilmek suretiyle tekne meydana getirilmiş olur. Bu ağaç dilimleri her iki takoza doğru yaklaştıkça enleri de daralırlar.
Teknenin üst kısmına ( Göğüs ) denilen ve çam, köknar veya ladin ağaçlarından biri ile yapılan yekpare veya üç parçalı kalınlığı da 1 mm. olan bir kapak takılır. En makbul göğüs Ayancık'ta yetişen köknar ağacından yapılanıdır. Hususiyeti de : reyelerinin (elyafının) genişçe, düzgün ve cinsinin yumuşak oluşudur. Göğüsün iki takoz arasındaki boyu 36 cm. eni ise 33,5 cm. dir.
Tanburun sapı gürgen veya ardıç ağıcından yapılır. Dikenli ardıç ağacı denilen ağaç tercih edilir. Sapın boyu : En uç kısımdan tekneye bağlandığı yere kadar ( yani tiz nevâ perdesine kadar) 104 veya 106 cm, ve burguların hemen önünde az aralıklı olarak bulunan iki kemik eşikten ikincisinden ( deliksiz eşikten ) tiz nevaya kadar 84 cm. dir. Bu verdiğimiz ölçüler ve tanbur yapımında kullanılması gerekli ağaç cinsleri, iyi bir kemençe sanatkârı olduğu kadar iyi de bir saz yapımcısı olan Haluk Recaî ( Haldun Menemencioğlu ) beyin bize verdiği bilgilere dayanarak kaydedilmiştir. Ayrıca bu sanatkâr tarafından yapılan ve elimizde bulunan üç adet mükemmel tanburu da incelenmiş ve bu neticelerin doğruluğu bir kere daha kesinleşmiştir.
Tanbur yapıcıları ellerinde bulunan kalıplara göre tanburun tekne büyüklüğünü ve ona nispetle sap boyunu kendilerince ayarlarlar. Standart bir ölçü yoktur. Tanburların büyük boylarına ( Meydan Tanburu ) dendiği gibi, teknesi ufak ve sap boyu en uçtan tiz nevaya kadar 90 cm. deliksiz kemik eşikten tiz nevaya kadar da 74 cm. olan tanburlara ( Kız Tanburu ) denilir.
Sapın uç kısmında yedi adet akort burgusu vardır. Bunlardan dört tanesi tellerin sapta bulunduğu düzeyde, diğer üç tanesi tanbur kucakta tutulurken sapa dikey olarak yan tarafta bulunurlar. Tellerin bağlandığı burguların en makbul sayılanları boyanmış ceviz ağacından yapılmış olanlarıdır. Her ne kadar abanoz ağacından yapılmış burguların makbul olduğu söylenirse de, ağacın sertleşmesiyle akordun güçleştiği de bir gerçektir. Bu burguların sırf süslü görünmesi için (Udisinden de yapılanları vardır.)
Teknenin dip kısmında ise tellerin geçmesi ve buraya bağlanmaları için ufak delikli bir dış takozu vardır. Teller buradan geçirildikten sonra dip kısma 7-8 cm. mesafede bulunan ve ( Eşik ) denilen, genellikle ardıç ( kırmızı ardıç ) ağacından yapılan ve göğüs üzerinde bulunan köprünün üstünden de geçirilir. ( Eşik şemasına bakınız ) Sapın üzerinden uzanan teller burguların başladığı yerin önünde ve sapa gömük bir kemik eşiğin üzerinden ve sonra 1,5 cm. ara ile yine sapa gömük delikli bir kemik eşiğin içinden de geçirilmek suretiyle burgulara ulaşırlar.
Şunu da söyleyelim ki, tanburdan çıkacak sesin iyiliği veya kötülüğü üzerinde, parmaklarımızın daima üstünde gezindiği ve mızrabımızı vurduğumuz en alttaki bir çift beyaz çelik telin rolü mühimdir. Bu tellerin iyi cins çelikten olması ve kalınlığının da tanburun göğsünün cinsine göre 0.30 veya 0,32 mm. olması lâzımdır.
|